KADINLARIN MİRAS HAKKI, ANAYASA, YASALAR VE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERLE GÜVENCE ALTINDADIR
Diyanet İşleri Başkanlığının 15 Ağustos 2025 tarihinde camilerde okunan Hutbesi’nde, “Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır.” ifadelerine yer verilmiştir.
Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerindeki laiklik ve eşitlik ilkeleri, 41. maddesinde ise özellikle aile içi eşitlik düzenlenmektedir. Hutbe’de Anayasa’nın ilgili hükümleri, miras hukukunu kadın ve erkek arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin, eşitlik esasına göre düzenleyen Türk Medeni Kanunu hükümleri ile Türkiye’nin taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin kadınların miras ve mülkiyet haklarında tam eşitliğin sağlanmasını öngören hükümleri yok sayılmaktadır.
Devletin bütün kurumları, görevlerini yerine getirirken Anayasa’ya, kanunlara ve insan hakları belgelerine bağlı kalmak zorundadır. Kamusal yetki kullanan hiçbir makam haklardan yararlanma bağlamında ayrımcı ve yasalarla güvence altına alınmış hakların ihlal edilmesine veya sorgulanmasına yol açacak beyanlarda bulunamaz.
Kadınların miras hakkı, insan haklarının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu hakkın dini referanslarla daraltılması, yalnızca eşitlik ilkesine değil, laiklik ilkesine ve hukuk devleti anlayışına da aykırıdır.
Ankara Barosu olarak, kadınların miras hakkı da dâhil olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklerin, Anayasa, Medeni Kanun ve uluslararası insan hakları belgeleri ışığında korunması gerektiğini bir kez daha vurguluyor, hukukun üstünlüğünü zedeleyen, eşitlik ilkesini ihlal eden her türlü söylemin karşısında durmaya devam edeceğimizi yineliyoruz.
Meslektaşlarımıza ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.